Mimari eserler günümüzde oldukça fazladır. Hem geçmiş çağlardan hem de günümüzde yapılmış olan mimari eserler pek çok ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Mimari eserler ve yerleri internet üzerinden sürekli araştırılmaktadır. Peki mimari eserlerimiz ve yerleri nelerdir? İşte mimari eserlerimiz.
EN İYİ 10 MİMARİ ESER
1.Ayasofya Camii (İSTANBUL)
2.Selimiye Camii (EDİRNE)
3.Divriği Ulu Camii (SİVAS)
4.Süleymaniye Camii (İSTANBUL)
5.Aspendos (ANTALYA)
6.Göbekli Tepe (ŞANLIURFA)
7.Topkapı Sarayı (İSTANBUL)
8.Yerebatan Sarnıcı (İSTANBUL)
9.Ulu Camii (BURSA)
10.Galata Kulesi (İSTANBUL)
1).AYASOFYA CAMİİ
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, İstanbul'da kiliseden camiye çevrilmiş önemli bir tarihi yapıdır. Bizans İmparatoru 1.Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra 2.Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür.
2).SELİMİYE CAMİİ
Selimiye Camii, Osmanlı Padişahı 2.Selim döneminde Mimar Sinan'ın yaptığı ve Osmanlı'nın önceki başkenti Edirne'de bulunan bir külliyedir. Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" şeklinde nitelendirdiği. Selimiye Camii, gerek Mimar Sinan'ın, gerek Osmanlı mimarisinin en önemli eserleri arasında sayılır.
3).DİVRİĞİ ULU CAMİİ
Divriği Ulu Camii, Sivas'ın Divriği ilçesindeki tarihi cami ve hastane. Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmet Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmet Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Fahreddin Behram Şah'ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır. Darüşşifa caminin güney duvarına dayanmıştır.
4).SÜLEYMANİYE CAMİİ
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.
Mimar Sinan'ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii, medreseler, kütüphaneler, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.
5).ASPENDOS
Aspendos, Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan antik tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. Aspendos, Serik ilçesinin 8 kilometre doğusunda, Köprü Çayı'nın dağlık bölgesinden düzlüğe ulaştığı yerde M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş ve antik devrin mamur zengin kentlerinden biridir
6).GÖBEKLİTEPE
Göbekli Tepe, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan Neolitik bir arkeolojik sit alanıdır. MÖ 9600–9500 civarına tarihlenen Göbekli Tepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır.
7).TOPKAPI SARAYI
Topkapı Sarayı, İstanbul Sarayburnu'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahının yaşadığı saraydır. Bir zamanlar içinde 4.000'e yakın insan yaşamıştır.
Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecid’in Dolma Bahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m²'lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m²'dir.
8).YEREBATAN SARNICI
Yerebatan Sarnıcı, İmparator Loustinianos (527-565) döneminde İstanbul'da şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere 526-527 senelerinde yaptırılmış kapalı su sarnıcıdır.
9).BURSA ULU CAMİİ
Bursa Ulu Camii, Bursa'da 1. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmış Ulu camidir.
Bursa'nın tarihi sembollerinden olan cami, Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. Yirmi kubbeli yapı, Türkiye'deki iç cemaat yeri en geniş camidir. Mimarın Ali Neccar veya Hacı İvaz olduğu sanılmaktadır. Caminin kündekari tekniği ile yapılmış minberi Selçuklu oyma sanatından Osmanlı ahşap oymacılığı sanatına geçişin en önemli örneklerinden biri kabul edilen değerli bir sanat eseridir.
10).GALATA KULESİ
Galata Kulesi, Bizans İmparatorluğu ile ittifak hâlinde olan Cenevizliler 1267'de, Haliç'in kuzeyinde bulunan Galata'da "Pera" adlı bir koloni kurmuş, bu koloninin hâkimiyet alanını da zaman içinde Bizans tarafından verilen izinlerle genişletmişti. Tepesindeki haçtan ötürü o dönem "Kutsal Haç Kulesi" (Turris Sancte Crucis) olarak adlandırılan kule, bu izinlere aykırı bir şekilde kuzeydoğu yönündeki tepeye doğru hâkimiyet alanı arttırılarak 1335-1349 yılları arasında bölgede yapılan tahkimatın bir parçası olarak inşa edildi. İki devlet arasında o yıl patlak veren savaş, ertesi yıl imzalanan antlaşmayla sona ererken kulenin bulunduğu tepe Ceneviz kontrolüne bırakıldı. Konstantinopolis'in 29 Mayıs 1453'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması sonrasında Pera'daki Cenevizliler, herhangi bir direniş göstermeden koloniyi Osmanlı'ya devretti. Kulenin de dâhil olduğu Galata'daki tahkimatta birtakım tahribatlar gerçekleştirilse de, Osmanlı Padişahı 2.Mehmet'in fermanıyla kuledeki tahribatlar durduruldu ve tahrip edilen kısımlar yeniden inşa edildi. 1509'daki depremde hasar gören kule, 1510 itibarıyla onarıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda, savaş esirlerini tutma yeri ve levazım ambarı, 18. yüzyıl itibarıyla Mehter Hane Ocağı ile yangın gözleyiciler tarafından bir yangın kulesi olarak kullanıldı.